10 eylül dergisi kapaklarndan oluşan kolaj

Sayı 9-10 Temmuz Ağustos 1990 Beşikçi'ye özgürlük

Beşikçi'ye özgürlük

Yayınlanan üç ayrı kitabıyla "bölücülük propagandası" yaptığı savıyla yargılanan Sosyolog İsmail Beşikçi'nin Bir Aydın, Bir Örgüt ve Kürt Sorunu adlı kitabıyla ilgili dava İstanbul DGM’de başladı. Duruşma sonucu İsmail Beşikçi bu davayla ilgili olarak tahliye edildi. Ancak Beşikçi diğer iki kitabıyla ilgili davalarla da tutuklama kararı bulunduğu için serbest bırakılmadı.

Duruşmanın yapıldığı mahkeme binasının önünde çok sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı; duruşmayı çok sayıda dinleyicinin izlediği görüldü.

Kimlik tespitlerinden sonra iddianamenin tamamı okundu. İddianame'de İsmail Beşikçi'nin "Yayın yoluyla milli duygulan zayıflatıcı yada yok edici propaganda yaptığı" savıyla Türk Ceza Yasası'nın 142-3 ve 142-6 maddesi uyarınca 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor, İsmail Beşikçi sorgusunda, "Bir Aydın Bir örgüt ve Kürt sorunu" adlı kitabında Türkiye Yazarlar Sendikasının tutarsız tavırlarını eleştirdiğini belirtti.

Beşikçi, "Bir yerde demokrasiyi, özgürlüğü savunuyorlar, diğer yanda resmi ideolojiyi savunuyorlar. Yazarların bu çelişkisiyle Türkiye'de demokrasi kurulamaz" dedi. Beşikçi, "Resmi ideolojinin her zaman demokrasiyi boğduğunu" öne sürdü. Resmi ideolojinin Türkiye'deki en önemli tavrının "Anti-Kürt" tutum olduğunu vurgulayan Beşikçi, şunları söyledi:

19 Haziran gecesi Şırnak'ın bir köyünde katliam oluyor. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 27 kişi öldürülüyor. Ayın 11'inde olay, televizyon ve radyodan kamuoyuna 'PKK baskın yaptı. Kadın, çocuk ayırt etmeden 27 kişi öldürüldü' diye açıklandı. Bu açıklamadan hemen sonra Türk yazarları PKK'yı eleştirmeye başladı. Bir kaç gün sonra ise, bu katliamın devletin güvenlik güçleri tarafından yapıldığı ortaya çıktı. Ama, Türk yazarları yazılarında değişiklik yapmadılar. Devleti eleştirmediler. Gazeteciler 11 gün köylere sokulmadı. Basın devlete bu gizliliğin nedenini sormadı. Türkiye'de yazarlar devlete MİT ajanı gibi çalışarak yardım edemez. Yazarlar devleti geliştirmek istiyorlarsa, soru sormalıdırlar. Ben olağanüstü hal bölge valilerinin açıklamalarına da inanmıyorum."

Savunma avukatı Ercan Kanar söz alarak, "Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkının, resmi ağızların inkâr ettiği konuların Türk kamuoyu tarafından tartışıldığı günümüzde, mahkemenin davayı bölge valisinin perspektifinden bakarak yürütmemesini istiyoruz. Yürütmeyle çelişmenizi istiyoruz." dedi.

Savunma avukatlarından Serhat Bucak ise, Beşikçi'nin İstanbul 2 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılandığı iki ayrı dava daha bulunduğunu hatırlatarak, bu davaların birleştirilmesini ve Beşikçi'nin tahliyesine karar verilmesini istedi.

Duruşma sonunda mahkeme, Beşikçi'nin bu davadan tahliyesine karar verdi ve duruşmayı 12 Eylül gününe erteledi.

Sosyalist gazeteciler serbest bırakılsın

12 Eylül öncesinde yasal olarak yayımlanan sosyalist dergilerin yazı işleri müdürleri bilindiği gibi 10 yıldır içeride yatıyorlar.

Düşünce suçundan yüzlerce yıl hapis cezasına çarptırılan sosyalist gazeteciler 141-142. maddelerin kaldırılması, bu maddelerden dolayı hapiste tutulan herkesin serbest bırakılması, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün tanınması talebiyle açlık grevine başladılar.

Çanakkale Cezaevinde başlatılan açlık grevi diğer cezaevlerine de yayıldı. İçerde ve dışardı bini aşkın devrimci açlık grevine başladı.

Giderek yaygınlaşan, diğer cezaevleri ve kentlere sıçrayan açlık grevleri yurt içinde ve dışında geniş bir destek buldu.

Açlık grevini başlatan sosyalist dergi yazı işleri müdürleri eylemlerine gerekli kamuoyunun oluşmasıyla birlikte kademeli olarak son verdiler.

Her etkili ve yetkilinin "kalkacak" sözünü verdiği 141-142. maddelerin işletilmesi insan haklarına tümüyle aykırıdır. Kaldı ki TBKP liderlerinin serbest bırakıldığı bir ortamda bu maddelerin uygulanması daha da ağır bir adaletsizlik anlamına gelmektedir.

141-142. maddelere hayır! Bütün politik tutsaklara özgürlük!