Tarih: 29.9.2006 |  Haberler
Karadeniz'de yaralanan göğsümüz İstanbul'da karanfil açtı

  "TKP'liler Buluşuyor! Dünü bugüne, bugünü yarına bağlayalım, 15'leri anma gecesi" çağrısıyla 29 Ocak Cumartesi akşamı saat 18:30'da TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde anma etkinliği düzenledik. Katılımın çok yüksek olduğu gece, aramızda bulunan TKP saflarında mücadele vermiş olan komünistlerin, sınıf mücadelesine verdikleri emekle adlarından söz ettiren sendikacıların, eğitim emekçilerinin ve çeşitli dost parti ve demokratik kitle örgütleri temsilcilerinin selamlanmasıyla başladı.

15'ler başta olmak üzere tüm devrim şehitleri anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşu sırasında Karadeniz'de katledilen 15 yoldaşın ismi tek tek okunurken en son okunan Mustafa Suphi ismi hep bir ağızdan haykırıldı. Enternasyonal marşının ardından etkinliğin ilk bölümü olan panele geçildi.
     Panel 1951 tevkifatında tutuklanan Bekir Karayel yoldaşımızın konuşmasıyla başladı. Konuşmasında geçmiş yıllarda yapılan anma etkinliklerinin ne tür zorluklar altında, bin bir zahmetle gerçekleştirildiğinden bahsetti ve bugünkü koşulların görece daha rahat olduğunu belirtti. Bu davaya emeği geçen tüm yoldaşların dikilecek heykelleri önünde yapılacak anma günlerinin hasretiyle katılımcıları selamlayarak sözlerini bitirdi.
     Şefik Hüsnülerin, Zeki Baştımarların döneminde hapis yatan bir yoldaşımızın, geceye rengini de veren genç kuşağa anlattıkları, gecenin ismine de çok uygun düştü. Bekir Karayel'in katkısı, dünü bugüne bağlamanın, bugünden yarını hazırlamanın somut bir ifadesi olarak da alkışlandı.
     Panelistlerden Sosyalist Yayınları'nın kurucusu Hasan Basri Gürses ise, "1920'ler dünyası ve günümüz" başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasında 1920'ler dünyasında komünistlerin yaşadıkları sorunları ve o dönemin havasına uygun olarak ezilen ulusları kucaklamak üzere ürettikleri politikalardan bahsetti. Yeni dönemin ihtiyacının komünist ilkeleri daha sıkı bir şekilde muhafaza ederek yeniden ezilen uluslara yönelmekte olduğunu belirtti.
     Diğer panelist yazar Orhan İyiler ise, "Marksizmin Rönesansı" başlıklı konuşmasıyla marksizmin güncel çözüm önerilerinin neler olabileceğini tartışmaya açtı. Tekellerin dünyanın bütününü hakimiyetleri altına aldığını somut verilerle ortaya koyan Orhan İyiler, dünyanın kurtuluşunun liberal veya neo-liberal politikalarda aranmaması gerektiğini de belirtti. İnsanlığın tek kurtuluş umudunun sosyalizmde olduğunu bütün kanıtlarıyla ortaya koyan Orhan İyiler, sosyalizmin güncel ve olanaklı olduğunu da belirtti.
     Son panelist Yrd. Doç. Dr. İsmail Kaplan ise "Mustafa Suphiler ve günümüzdeki anlamı" başlıklı konuşmasında, Türkiye Komünist Partisi'nin 1920'de kuruluş kongresinde ortaya koyduğu parti programının bugün için güncelliğini hâlâ koruduğunun altını çizdi. 80 yıl önce parti programında ortaya konan hedeflerle, iktidara geçenlerin hedeflerinin karşılaştırıldığı konuşmasında, komünistlerin haklılığın tüm insanlık tarafından fark edildiğini belirtti. O dönemin programında "ezilen ve ezen, sömürülen ve sömüren iki millet", yani "proletarya ve burjuvazi" olarak ortaya konmuş olan çelişkilerin bugün aynı şekilde devam ettiğini ortaya koydu. Bugünkü mücadele açısından solcuların, sosyalistlerin birliğinin bu temellerde sağlanması gerektiğini ve ihtiyacımız olan esasların aslında yıllar öncesinden elimizde bulunduğunu belirterek, tek gerekenin bu temelleri asla unutmadan yürümek olduğu tespitinde bulundu.
     Panelistlerin konuşmalarının bitiminde salondan "Suphi, Nejat Öncümüz, Yaşatacak Gücümüz", "TKP Yaşıyor Savaşıyor" sloganları yükseldi.
     Bir saate yakın süren soru cevap bölümü ise canlı ve etkileşimli bir biçimde geçti. Katılımcıların panelistlere yönelttiği sorular hararetli bir biçimde tartışıldı ve cevap arandı. Anmanın ilk bölümü çay arasına girilmesiyle son buldu.
     Anmanın ikinci bölümü ise sunucuların yurtiçi ve yurtdışı değişik bölgelerden, partilerden, çevrelerden ve demokratik kitle örgütlerinden gelen mesajları okumasıyla başladı. Kuşkusuz geceye damgasını vuran en anlamlı mesaj Ankaralı atık kağıt toplayıcılarından geldi. Kapitalist toplum tarafından "en alttakiler" olarak dışlanan ve hor görülen kağıt toplayıcılarının böyle bir geceye yolladıkları mesaj, komünistlerin uygun yol ve yöntemleri inatla uygulamaları halinde buluşamayacakları hiçbir toplumsal kesim olmadığının da açık bir kanıtıydı.
     Mesajların ardından saz ve gitar eşliğinde, kollektif bir şekilde hazırlanan şiir dinletisine geçildi. Şiir dinletisinin ardından parti tarihi ve bu mücadelede şehit düşen komünistlerin anlatıldığı slayt gösterisi yapıldı ve hemen ardından hep bir ağızdan parti marşı okundu.
     En son olarak, gecenin ruhuna her anlamda en uygun bir şekilde hazırlanan türküler ve ağıtlar söylendi. Ağıtlar Suphilerin öldürülmesini bir kez daha tüm katılanlara hatırlatıp sosyalistlerin ortak belleğine katkı sunarken, Türkçe, Kürtçe, Zazaca gibi Anadolu dillerinde söylenen türküler Anadolu'nun mozaiğini yansıttı. Nesrin'in, Koray'ın, Grup Doğan Güneş'in herkesin coşkuyla katılarak söylediği türkü ve ağıtlarımız hem Anadolu'nun çeşitliliğini hem mücadele azmini, hem de geleceğe dair umutları bir kez daha yeşertti.

Gece, saat 12 civarında ancak son buldu.