
Dünyanın efendilerinin genel stratejisine dünya devrim güçlerinin de uygun bir karşılık vermesi gerekiyor. Bu yolda ilk adım, zihinlerimizi kapitalist ideolojinin şartlandırmalarından kurtarmak, kapitalist emperyalist sistemin bütün ideolojik aygıtlarının (üniversite, medya vb.) üç vardiya çalışarak yaydığı yalanlara
kapılmamaktır.
Sosyalist ideolojinin bütün temel kavramlarının
günümüz dünyasını kavramak için vazgeçilmez önemde olduğunu unutanlar, egemen liberal öğretilerin sığ ve aldatıcı kavramlaştırmalarıyla devrimcilik yapılabileceğini sananlar kendi ayaklarına kurşun sıkarlar ve kitleleri aldatırlar. Sosyalist öğretiyi
unutmayalım, unutturmayalım. Devrimlerin ve karşıdevrimlerin deneyimlerini unutmayalım,
unutturmayalım. Kısa hafızalı olmayalım. Tarih bilincinden yoksun olanlar geleceği
kuramazlar, özgürlüğe kavuşamazlar.
Kavramamız gereken en yalın gerçek şudur: Sermaye, devlet ve din kategorilerini kökten aşmadan egemen dünya düzeninden çıkış yoktur. Tarihsel olarak çok köklü temellere dayanan sermaye, devlet ve din ittifakı günümüzde de bütün toplumların yaşama gücünü boğan cenderedir. Bu egemen üçlü, kendini günümüzde emperyalist kapitalist sistem olarak ortaya koyuyor. Emperyalizme dayanarak kapitalizmin, devletin ve dinin baskısından kurtulamazsınız. Kapitalizme dayanarak emperyalizmin, devletin ve dinin baskısından kurtulamazsınız. Devlete dayanarak emperyalizmden, kapitalizmden ve dinden kurtulamazsınız. Dine dayanarak emperyalizmin, kapitalizmin ve devletin baskısından kurtulamazsınız. Emperyalizm özgürlük ve eşitlik getirmez. Kapitalizm özgürlük ve eşitlik getirmez. Devlet özgürlük ve eşitlik getirmez. Din eşitlik ve özgürlük getirmez.
Amerikan ve Avrupa egemenlerine dayanarak, NATO'nun füzeleri ve
bombalarıyla hiçbir yere özgürlük gelmez. Amerikan ve Avrupa egemenlerinin, NATO
seferlerinin peşine takılarak ancak zavallı bir uşak olursunuz. Yerli
egemenlere dayanarak ABD ve AB boyunduruğunu
kıramazsınız. Dine dayanarak yerli ve yabancı egemenlerin ayağınıza
vurduğu zincirleri parçalayamazsınız. Yerli ve yabancı egemenlerin şu ya da bu
kesimine dayanarak eşitlik ve özgürlük mücadelesinde mesafe alamazsınız.
Nabi Yağcı, Baskın Oran, Ufuk Uras, Kemal Okuyan, Zeki Kılıçarslan Cem
Somel'lerle sermayenin, devletin ve dinin üçlü pençesinden
kurtulamayız. Sosyalist öğretiyi liberalizmle, milliyetçilikle, dincilikle sulandıranlar tarih önünde emekçilere kötülük yapmaktan sorumludurlar.
Avrupa ve Amerikan solunun bir kesiminin, NATO'nun peşine takılarak Libya'ya özgürlük getireceklerini iddia etmesi, oportünizmin
tamamen çürüyerek emperyalizme dönüşmesi demektir. Türkiye solunun daracık bir kesimi ise Libya'nın, ardından da Suriye'nin, Filistin Hamas yönetiminin, Lübnan Hizbullah örgütünün ve İran'ın emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından yapılacak bir
müdahaleyle yıkılmasını diktatörlüklere son veren özgürlük rüzgârı
olarak gösteriyor. Bu tutum, oportünizmin tamamen çürüyerek emperyalizm işbirlikçiliğine dönüşmesi demektir.
Bu arada, kimi işbirlikçi liberaller, gerici İslamcılarla ağız birliği yaparak, Müslüman Kardeşler örgütünün demokratik bir güç olduğunu, Suriye'deki sözüm ona "Alevi azınlık diktatörlüğü"nün çoğunluktaki Sünnilerin sözümona temsilcisi Müslüman Kardeşler örgütüne zulüm yaptığını söylüyorlar. Suriye işçi sınıfının,
halkının ve yurtseverlerinin devrimci ve bağımsızlıkçı mücadelelerle
dolu tarihinden de, Müslüman Kardeşler örgütünün emperyalizmin
işbirlikçiliği ve gericilikle dolu karşıdevrimci tarihinden de bütünüyle habersiz olan cahiller, emperyalizmin psikolojik savaşında piyon rolünü üstleniyorlar.