Tarih: 03.11.2011 |  Haberler
Cumhur'un başının maaşı asgari ücretin 40 katı oldu

Deprem vergilerini duble yol yapımı için harcadığını açıklayan AKP, bu günlerde ülke bütçesinden hangi kesimin ne kadar pay alacağını tartışıyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2012 yılı bütçe görüşmeleri halktan toplanan vergilerin talan edilmesine sahne oluyor. İktidara geldiklerinden beri halkın yanında olduğunu söyleyen AKP halktan toplanan vergileri yandaşlarının cebine aktarmanın binbir yolunu buluyor.

AKP milletvekili iken, kendi aralarında yapılan bir pazarlıkla 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Abdullah Gül'ün maaşı 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu uyarınca 33 bin 500 TL'ye çıkarıldı. Yapılan teklifle Cumhurbaşkanlığı bütçesinin 138 milyon 700 bin TL olması talep edildi. Teklif edilen bu bütçenin de 402 bin TL'sinin Cumhurbaşkanı ödeneği olarak ayrılması istendi. Böylece AKP iktidarı yoksul halktan topladığı vergilerle, Cumhurbaşkanı seçtiği Abdullah Gül'e yılda yaklaşık yarım milyon lira ödeyecek. Bu maaşa alacağı harcırahların dahil olmadığını, örtülü bütçeden istediğine istediği kadar verebileceğini de belirtelim. Bir kez daha kanıtlandı ki, zengini seven, yoksuldan nefret eden AKP iktidarı, kamu görevlerini kamuya hizmet etmenin değil zenginleşmenin makamları haline getiriyor.

Ülkemizde milyonlarca insan 2011 yılı için brüt 837 lira aylık alıyor. Bunun neti, asgari geçim indirimi ilave edildiğinde 658,95 TL'dir. Böylece, cumhur'un, yani halkın başı olarak hepimize örnek olması gereken Başkan ile Cumhur arasındaki ücret dengesizliği tam 40 kata çıkmış oldu.

İşsizlik alıp yürümüşken, yoksulluk her geçen gün artarken, insanlar 658,95 TL gibi vicdanı kör bir asgari ücret ile ev geçindirmeye çalışırken Cumhurbaşkanı bir ayda 33 bin 500 TL alıyor. Yani kamu için çalışması gereken, halka hizmet etmesi gereken Cumhurbaşkanının aldığı aylık ücretin küsuratı bile bir asgari ücret kadar. Böylesine yoksul bir ülkede bu kadar yüksek bir maaşa rıza göstermek nasıl bir vicdanın göstergesidir, bilemiyoruz. Bu kadar büyük bir para kazanmak, kamu hizmetlisinin vicdanını köreltmez mi diye sormak lazım.

Cumhurbaşkanlığı bütçe teklifini sunan Genel Sekreter Mustafa İsen "Cumhurbaşkanlığı makamının hizmetlerinin, devlet geleneğinin onuruna ve milletin değerlerine yaraşır şekilde yapılmasının her açıdan önemli olduğunu" belirtmiş. "Milletin değerleri" milyonlarca insanın açlık sınırının altında yaşamasını içeriyor mu peki? Milyonlarca asgari ücretliden 40 kat fazla maaş alınması nasıl bir "devlet geleneğidir" diye sormak lazım. Milletin değerleri, üç kuruş için maden diplerinde ölen, atölyelerde yanan, gerekçesiz işten atılan, evine ekmek götürmek için günlerce ailesini göremeyen insanların onurunu korumaktır asıl.

Açlık sınırının altında yaşayan milyonlar ve 'cumhur'dan 40 katı fazla maaş almakta bir sakınca görmeyen 'başkan'. İşte AKP adaleti. İşte vahşi kapitalizmin emekçi düşmanlığı.

Zenginlere dost AKP'nin her bir üyesi hızla zengin olma yolunda ilerliyor. Depremde evini kaybetmiş, akşama yemeye ekmeği olmayan vatandaşlarına hakaret eden AKP'nin halka vereceği açlık yoksulluk ve sefaletten başka şey yoktur. İşbirlikçi bu hükümet topluma ne iş, ne aş, ne de ekmek verebilir.

Tek yaptıkları bütün doğal zenginliklerimizi HES diyerek, nükleer santral diyerek, duble yol diyerek kendi yandaşlarına aktarmaktan ibaret bu iktidardan da kurtulmak için daha fazla örgütlülük, daha fazla birlik diyoruz.